İngilizce’de kıyafetler ve aksesuarlar, günlük konuşmalarda sıkça karşılaşılan konulardan biridir. Farklı türde kıyafetler ve aksesuarlar, kişinin tarzını, mevsimi veya bir olayın resmiyetini yansıtır. İşte yaygın İngilizce kıyafetler ve aksesuarlar listesi ile kısa açıklamaları:

Kıyafetler (Clothes)

  1. Shirt (Gömlek):
İngilizce Gömlek: Shirt
  1. Genellikle resmi ya da yarı resmi durumlar için tercih edilen, düğmeli üst giysi.
  1. “She spilled coffee on her white shirt this morning and had to change it.”
  • Bu sabah beyaz gömleğine kahve döktü ve değiştirmek zorunda kaldı.
  1. “I bought a new shirt for the job interview to make a good impression.”
  • İyi bir izlenim bırakmak için iş görüşmesi için yeni bir gömlek aldım.
  1. T-shirt (Tişört):
İngilizce T-Shirt: Tişört
  1. Kısa kollu, genellikle pamuklu, günlük üst giysi.
  1. “He decided to wear his favorite band’s t-shirt to the concert last night.”
  • Dün gece konserde en sevdiği grubun tişörtünü giymeye karar verdi.
  1. “The company gave away free t-shirts as part of their promotional event.”
  • Şirket, promosyon etkinliğinin bir parçası olarak ücretsiz tişörtler dağıttı.
  1. Jeans (Kot Pantolon):
İngilizce Jeans: Kot Pantolon
  1. Denim kumaştan yapılmış, günlük giyim için popüler alt giysi.
  1. “He wore his favorite pair of jeans to the party, feeling both comfortable and stylish.”
  • Partiye en sevdiği kot pantolonunu giydi, hem rahat hem de şık hissetti.
  1. “She searched through the sale rack and found a great deal on a pair of designer jeans.”
  • İndirimlik rafları aradı ve tasarımcı bir kot pantolon üzerinde harika bir fırsat buldu.
  1. Skirt (Etek):
İngilizce Skirt : Etek
  1. Kadın giyiminde kullanılan, belde başlayıp bacakları kısmen veya tamamen örten giysi.
  1. “She chose a floral skirt for her spring wardrobe, perfect for the sunny days ahead.”
  • Bahar gardırobuna güneşli günler için mükemmel olan çiçekli bir etek seçti.
  1. “The new fashion line features a skirt that can be transformed into a dress, offering versatility to the wearer.”
  • Yeni moda serisi, giyen kişiye çeşitlilik sunan, bir elbiseye dönüştürülebilen bir etek içeriyor.
  1. Dress (Elbise):
İngilizce Dress: Elbise
  1. Tek parça, üst ve altı birleşik kadın giysisi.
  1. “For the wedding, she chose a long, elegant dress that matched the ceremony’s formal theme.”
  • Düğün için, törenin resmi temasıyla uyumlu uzun, şık bir elbise seçti.
  1. “He complimented her on the beautiful blue dress she wore to the dinner party.”
  • Akşam yemeği partisine giydiği güzel mavi elbise için ona iltifat etti.
  1. Suit (Takım Elbise):
İngilizce Suit: Takım Elbise
  1. Genellikle iş ve resmi etkinliklerde giyilen ceket ve pantolondan oluşan set.
  1. “He wore a sharp black suit to the interview, aiming to make a strong first impression.”
  • Mülakata güçlü bir ilk izlenim bırakmayı amaçlayarak keskin bir siyah takım elbise giydi.
  1. “The company requires employees to wear a suit and tie for all client meetings, emphasizing professionalism.”
  • Şirket, profesyonellik vurgusu yaparak, tüm müşteri toplantıları için çalışanların takım elbise ve kravat giymesini gerektirir.
  1. Sweater (Kazak):
İngilizce Sweater : Kazak
  1. Soğuk havalarda giyilen, yün veya sentetik malzemeden yapılmış üst giysi.
  1. “She knitted a warm sweater for her grandson’s birthday, choosing his favorite color.”
  • Torununun doğum günü için onun en sevdiği renkleri seçerek sıcak bir kazak ördü.
  1. “As the weather turned colder, he pulled his favorite sweater out of the closet, ready for the autumn chill.”
  • Hava soğudukça, sonbahar serinliğine hazır bir şekilde en sevdiği kazağı dolaptan çıkardı.
  1. Jacket (Ceket):
İngilizce Jacket: Ceket
  1. Dış giyimde kullanılan, kısa veya uzun kollu giysi.
  1. “He forgot his jacket at the cafe, and by the time he returned, someone had already taken it.”
  • Kafede ceketini unuttu ve geri döndüğünde birisi onu çoktan almıştı.
  1. “She bought a new leather jacket to complete her outfit for the concert, giving her a cool, edgy look.”
  • Konser için kıyafetini tamamlamak üzere yeni bir deri ceket aldı, ona havalı ve keskin bir görünüm kazandırdı.
  1. Coat (Mont/Palto):
İngilizce Coat: Mont
  1. Kış aylarında dış giyim olarak tercih edilen, genellikle diz üstüne kadar uzunlukta olan giysi.
  1. “Before heading out into the snow, she made sure to wear her thick wool coat to stay warm.”
  • Karın içine çıkmadan önce, sıcak kalmak için kalın yün palto giydiğinden emin oldu.
  1. “The detective wore a long, trench coat that added an air of mystery to his appearance.”
  • Dedektif, görünümüne bir gizem havası katan uzun bir trençkot giydi.
  1. Shorts (Şort):
İngilizce Shorts : Şırt
  1. Diz üstünde biten, genellikle yaz aylarında giyilen alt giysi.
  1. “He packed several pairs of shorts for his vacation to the beach, anticipating the hot weather.”
  • Sıcak havayı öngörerek, tatili için birkaç çift şortu valizine koydu.
  1. “Despite the warm weather, the school’s dress code does not allow students to wear shorts.”
  • Hava sıcak olmasına rağmen, okulun kıyafet kuralları öğrencilerin şort giymesine izin vermiyor.

Aksesuarlar (Accessories)

  1. Hat (Şapka):
İngilizce Şapka : Hat
  1. Başa giyilen koruyucu veya süs amaçlı aksesuar.
  1. “She wore a wide-brimmed hat to protect her face from the sun during the outdoor festival.”
  • Dış mekan festivali sırasında yüzünü güneşten korumak için geniş kenarlı bir şapka taktı.
  1. “He collects vintage hats, each with its own unique story and style.”
  • Her biri kendi benzersiz hikayesi ve stili olan vintage şapkalar toplar.
  1. Sunglasses (Güneş Gözlüğü):
İngilizce Sunglasses : Güneş Gözlüğü
  1. Güneşten korunmak için kullanılan gözlük.
  1. “She never leaves the house without her sunglasses, even on cloudy days.”
  • Bulutlu günlerde bile, güneş gözlüğü olmadan evden çıkmaz.
  1. “Finding the perfect pair of sunglasses can transform your whole look and boost your confidence.”
  • Mükemmel bir güneş gözlüğü çifti bulmak, tüm görünümünüzü dönüştürebilir ve güveninizi artırabilir.
  1. Belt (Kemer):
İngilizce Kemer: Belt
  1. Pantolon ya da eteklerde kullanılan, giysileri belde tutmak için tasarlanmış aksesuar.
  1. “He tightened his belt before leaving for the interview, making sure his appearance was neat and professional.”
  • Mülakata çıkmadan önce kemerini sıkılaştırdı, görünümünün düzgün ve profesyonel olduğundan emin oldu.
  1. “She accessorized her dress with a thin, elegant belt to accentuate her waist.”
  • Belini vurgulamak için elbisesini ince, şık bir kemerle tamamladı.
  1. Scarf (Atkı/Eşarp):
İngilizce Eşarp : Scarf
  1. Boyun çevresine sarılan, sıcak tutmak ya da süs olarak kullanılan kumaş parçası.
  1. “On a chilly morning, she wrapped a colorful scarf around her neck to keep warm.”
  • Serin bir sabah, sıcak kalmak için boynuna renkli bir atkı sardı.
  1. “He bought a handmade scarf from the local market as a souvenir from his travels.”
  • Seyahatlerinden bir hatıra olarak yerel pazardan el yapımı bir atkı satın aldı.
  1. Gloves (Eldiven):
İngilizce Eldiven: Gloves
  1. Elleri soğuktan korumak için kullanılan aksesuar.
  1. “She put on her gloves before stepping out into the winter cold, ensuring her hands stayed warm.”
  • Kış soğuğuna adım atmadan önce eldivenlerini giydi, ellerinin sıcak kalmasını sağladı.
  1. “He always wears gloves when gardening to protect his hands from thorns and dirt.”
  • Bahçe işleri yaparken daima ellerini dikenlerden ve topraktan korumak için eldiven giyer.
  1. Watch (Saat):
İngilizce Saat : Watch
  1. Zamanı göstermek için bileğe takılan aksesuar.
  1. “He checked his watch anxiously, realizing he might be late for his appointment.”
  • Endişeyle saatine baktı, randevusuna geç kalabileceğini fark etti.
  1. “She received a beautiful watch as a gift for her graduation, marking a significant moment in her life.”
  • Mezuniyeti için güzel bir saat hediye aldı, hayatındaki önemli bir anı işaretleyen bir hediye.
  1. Bracelet (Bilezik):
İngilizce Bilezik : Bracelet
  1. Bileğe takılan süs eşyası.
  1. “She wore a silver bracelet that jingled softly with every movement, adding a musical note to her steps.”
  • Her hareketiyle hafifçe çıngırdayan gümüş bir bilezik taktı, adımlarına müzikal bir not ekleyerek.
  1. “For his birthday, he received a leather bracelet engraved with his initials, a personal and stylish accessory.”
  • Doğum gününde, baş harfleri kazınmış deri bir bilezik aldı, kişisel ve şık bir aksesuar.
  1. Necklace (Kolye):
İngilizce Kolye: Necklace
  1. Boyuna takılan, genellikle süs amaçlı kullanılan aksesuar.
  1. “She wore a gold necklace that glittered under the evening lights, catching everyone’s attention.”
  • Akşam ışıkları altında parlayan altın bir kolye taktı, herkesin dikkatini çekti.
  1. “He found an antique necklace at the flea market, which he thought would make a perfect gift for her.”
  • Bit pazarında antika bir kolye buldu, onun için mükemmel bir hediye olacağını düşündü.
  1. Earrings (Küpe):
İngilizce Küpe: Earings
  1. Kulaklara takılan süs eşyası.
  1. “She chose a pair of diamond earrings to wear to the gala, adding a sparkle to her outfit.”
  • Galaya gitmek için bir çift elmas küpe seçti, kıyafetine bir parıltı ekleyerek.
  1. “For her birthday, he gave her a set of elegant pearl earrings, which matched perfectly with her necklace.”
  • Doğum gününde, ona mükemmel bir şekilde kolyesiyle uyum sağlayan şık inci küpelerden bir set hediye etti.
  1. Bag (Çanta):
İngilizce Çanta: Bag
  1. Eşyaları taşımak için kullanılan aksesuar; sırt çantası, el çantası gibi çeşitleri vardır.
  1. “She always carries a reusable bag in her purse for unexpected shopping trips.”
  • Beklenmedik alışveriş gezileri için çantasında her zaman yeniden kullanılabilir bir torba taşır.
  1. “He forgot his gym bag at home and had to go back to get it before heading to the workout.”
  • Evde spor çantasını unuttu ve antrenmana gitmeden önce onu almak için geri dönmek zorunda kaldı.

Bu kıyafetler ve aksesuarlar, günlük yaşamda sıkça kullanılan ve karşılaşılan ögelerdir. Her biri, bireysel tarzın ve kişisel ifadenin bir parçası olarak görülebilir. İngilizce öğrenirken bu kıyafet ve aksesuar isimlerini bilmek, alışveriş yaparken, moda hakkında konuşurken veya günlük giyim tarzınızı tarif ederken işinize yarayacaktır.

Ayakkabılar ve Çeşitleri (Shoes and Types)

  1. Sneakers (Spor Ayakkabılar):
İngilizce Sneakers: Spor Ayakkabı
  1. Günlük kullanım için rahat, spor amaçlı ayakkabılar.
  1. “He laced up his new sneakers before going for a run in the park, excited to test them out.”
  • Parkta koşuya çıkmadan önce yeni spor ayakkabılarının bağcıklarını bağladı, onları test etmek için heyecanlıydı.
  1. “She prefers wearing sneakers for daily activities because they offer comfort and style.”
  • Günlük aktiviteler için spor ayakkabı giymeyi tercih eder, çünkü konfor ve stil sunarlar.
  1. Boots (Botlar):
İngilizce Bot:
  1. Soğuk hava veya özel durumlar için tasarlanmış, ayak ve bileği kaplayan ayakkabılar.
  2. High Heels (Topuklu Ayakkabılar): Genellikle kadınların tercih ettiği, ayakları yükselten ve zarif bir duruş sağlayan ayakkabılar.
  3. Sandals (Sandaletler): Yaz aylarında tercih edilen, ayakları serin tutan açık ayakkabılar.
  4. Flats (Düz Tabanlı Ayakkabılar): Konforlu kullanım sunan, topuksuz ve düz tabanlı kadın ayakkabıları.
  5. Loafers (Mokasen Ayakkabılar): Resmi olmayan durumlar için uygun, bağcıksız ve rahat erkek ayakkabıları.

Diğer Giyim Ögeleri ve Tekstiller (Other Clothing Items and Textiles)

  1. Socks (Çoraplar): Ayakları sıcak tutmak ve ayakkabı içinde rahatlık sağlamak için giyilen örgü giysiler.
  2. Tights (Taytlar): Genellikle kadınlar tarafından giyilen, bacakları sıcak tutan ve şekil veren ince örgü giysiler.
  3. Underwear (İç Çamaşırı): Kişisel hijyen ve konfor için doğrudan vücuda giyilen giysiler; külotsuz, boxer, sutyen gibi çeşitleri vardır.
  4. Swimsuit (Mayo/Bikini): Yüzme veya plaj aktiviteleri için tasarlanmış giyim ögeleri.
  5. Hoodie (Kapüşonlu Sweatshirt): Rahat ve spor giyimde tercih edilen, baş kısmında kapüşon bulunan üst giysi.
  6. Leggings (Tayt): Esnek, dar ve vücuda yapışan, spor veya günlük kullanım için uygun alt giysi.

Aksesuarlar ve Süs Eşyaları (Accessories and Ornaments)

  1. Rings (Yüzükler): Süs amaçlı parmaklara takılan mücevherler.
  2. Caps (Şapkalar): Güneşten korunmak veya stil amacıyla kullanılan başlıklar.
  3. Sunglass Case (Güneş Gözlüğü Kabı): Güneş gözlüklerini korumak için tasarlanmış sert veya yumuşak kılıflar.
  4. Wallets (Cüzdanlar): Para, kartlar ve diğer kişisel eşyaları saklamak için kullanılan küçük, taşınabilir çantalar.
  5. Belts (Kemerler): Giysileri belirli bir şekilde tutmak veya stil amacıyla kullanılan deri veya kumaş bantlar.
  6. Tie (Kravat): Resmi giyimde erkekler tarafından gömleklerin yakasına bağlanan ince kumaş parçası.

Bu kıyafet, ayakkabı ve aksesuar isimleri, İngilizce’deki temel moda ve giyimle ilgili kelime dağarcığınızı genişletmenize yardımcı olur. Günlük hayatta karşılaşabileceğiniz bu terimleri öğrenmek ve kullanmak, alışveriş yaparken, moda hakkında sohbet ederken veya sadece günlük giyim tarzınızı ifade ederken faydalı olacaktır.